Tarih

İPEK YOLU ve GAZİANTEP

İpek yolu, M.Ö. Lidya kralı Giges tarafından, “Kral Yolu” olarak yaptırılan, en kestirme ve kısa yoldur.

Tarihte “Kral Yolu” olarak da adlandırılır. İpek kozalarının Çin’den, Asya ve Anadolu’ya oradan da Avrupa’ya ulaşmasını sağlayan tarihi bir yoldur. Doğunun derinliklerinden batının içlerine kadar geiden, önce Mısırlıların daha sonraları da Romalıların kullandığı bu yol, Çin’in ipek ve baharatının Batılılar tarafından tanınmasını sağlamıştır.

İpek Yolu

Çin-Şian’dan, Moğolistan-Afganistan-Özbekistan-Kazakistan-Türkmenistan-Azerbaycan-İran ve Suriye üzerinden, Anadolu ve Türkiye’yi bir ağ gibi sarmıştır. İstanbul-Trakya ve Balkanlar’dan tüm Avrupa’ya ulaşarak, değişik kara ve deniz yollarıyla Hindistan’ı, Arabistan’ı hatta Afrika’ya kadar ulaşmıştır. Ayrıca, Ortaçağ’da İpek Yolu, Antakya’dan başlayıp, Gaziantep’ten geçerek İran ve Afganistan’ın kuzeyinden, Pamir Ovası’na kadar uzanmıştır.

Selçuklular ve Osmanlılar

Zamanında da İpek Yolu üzerinde önemle durulmuş, kervanların ve tacirlerin bu yolu güvenle kullanmaları sağlanmıştır. Kervanların bir günde alabileceği yola yani “menzil” üzerine, hanlar ve kervansaraylar yaptırılmıştır. Devlet büyükleri ile hayır sahipleri tarafından, güvenlik ve konaklama gibi hizmet amaçlı yaptırılan bu yapıların, kent merkezlerinde olanlarına “Han”, yol üzerinde olanlarına da “Kervansaray”, “Han” veya “Menzil Han” denilmiştir.

Kervansaray ve hanlar

sultanların görkemli yapıtlarına ise “Sultan Han” adı verilmiş ve bu yapılar vakıflaştırılmıştır. İstanbul’un, Osmanlıların yönetimine girmesinden sonra İpek Yolu da Osmanlı denetimine girmiştir; fakat yeni arayışlar ve bulunan yollar ile önemi azalmıştır. Selçuklular ve Osmanlılarda İpek Yolu ve hanların güvenliğini yüzyıllarca korunmuştur. İpek Yolu, tarihî derinliklerinden günümüze kadar çeşitli araştırmalara, belgesellere, filmlere, müzikallere, oyunlara, gösteri ve festivallere konu olmuştur. İpek Yolu, ticaret kervanlarının yanı sıra insanların ve toplumların kültür-sanat değerlerini ve izlerini de yanında taşımıştır. “Irak yerin sözünü kervan getirir.”anlayışıyla, Doğu’nun gizemli kültür ve sanat anlayışını Batı’ya tanıtmış, kültürler arası uzlaşma ile hoşgörünün yolu olmuştur. Hanlarda konaklamak isteyen yolcu, kervan veya tacir, handa 3 gün kalabilir, hastaysa tedavi edilir, kendisinin ve hayvanlarının bütün ihtiyaçları giderilirmiş. Hanlarda ve kervansaraylarda, dünyanın çeşitli yerlerinden gelerek birbirleriyle karşılaşan insanlar din, dil, ırk ayırmadan kendi tarih ve halk bilgisinden aldığı değerleri sohbet konusu yapmış, eğlence ve oyun kültürünü de diğer insanlarla paylaşmıştır. Asıl adı Masanori Takahashi olan Japon müzisyen Kitaro’nun “İpek Yolu” ve Türk Kanun sanatçısı Göksel Baktagir’in “Doğu Rüzgârı” adlı çalışmaları da bu yolculuğun günümüzdeki müzikal yansımalarıdır. Gaziantep’te de İpek Yolu’nun izlerini görmek mümkündür. Adana-Osmaniye ile Malatya-Kahramanmaraş’tan gelen, Gaziantep Sam köyü- Başpınar’da birleşip kentin Şehitkâmil merkez ilçesinden geçerek doğuya doğru Birecik-Şanlıurfa’ya giden D 400 ve devamı olan E 90 yolu, halkın belleğinde hâlâ “İpek Yolu” olarak bilinmekte ve söylenmektedir. Gaziantep’e 10 km uzaklıkta olan Sam köyündeki han da “Menzil Hanı” olarak bilinmektedir. Suriye-Halep ve Hatay’dan gelip, Kilis’te birleşerek, Gaziantep-Yavuzeli-Araban ve Adıyaman’a doğru giden D 850 yolu da tarihî İpek Yolu’nun Anadolu’ya açılan kapısı durumunda olmuştur. Kent içerisinde bu yolları birbirlerine bağlayan, İpek Yolu’nun kılcal damarları konumundaki kervan yolları da vardır. Kent merkezindeki kaleden, Şahinbey ilçesine bağlı, Şehreküstü semtine doğru Oğuzeli-Kilis-Elbeyli güzergâhındaki yol halkın aklında “Halep Yolu” olarak bilinir. Şahinbey-Hoşgör semtinden üniversiteye giden yol güzergâhındaki şu an İstiklal mahallesinin olduğu bölge, eski halk belleğindeki adıyla “Garğasekmez”, “Tutlu Kuyu” yolu da “Halep Yolu” olarak bilinmektedir. Zaten Halep Yolu olarak bilinen bu yollar da İpek Yolu’nun bir parçasıdır. Gaziantep’te hala söylemekte olan “Halep yolunda deve izi aramak”sözü de bunun en çarpıcı örneğidir. Gaziantep’te bu bağlamda Tuz Hanı, Şıra Hanı, Tütün Hanı, Hışva Hanı, Mecidiye Hanı, Anadolu Hanı, Kürkçü Hanı, Elbeyli Hanı, Millet Hanı, Hüseyin Paşa Bedesteni, Kemikli Bedesten, Zincirli Bedesten gibi tarihi eser konumunda, konaklama ve alışveriş merkezleri bulunmaktadır. Bu dokunun yaşatmış olduğu kutnuculuk, kilimcilik, abacılık, gümüşçülük gibi meslek, zanaat ve sanatlarının varlığı ve sosyal yaşamdaki geleneğinin günümüze yansımasını da İpek Yolu’nun izleri olarak görmek mümkündür.

E-Bültene Kayıt Olun, Fırsatları Kaçırmayın!

İlginiz Çekebilir

Ünlü Ressamların Hayatını Konu Alan Filmler ‘Troya son 100 yılın zirvesini yaşıyor’ Sloven sanatçılar, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde “Gaziantep” konulu resim sergisi açtı. Dünya Tiyatro Günü ne zaman ve nasıl ortaya çıktı? "Sanat benim için yaşam tarzı" Tarihin En Çok Satan Kitaplarından Hayat Dersleri