Genel

Türkiye'de Çay Kültürü

Türkiye, Türk kahvesi ve siyah çaylarıyla her zaman meşhur olmuştur. Çay Türk halkının favori içeceğidir.

Bir bardak çay sunulmadan kahvaltıları, sosyal toplantıları, iş toplantılarını ve hatta Kapalı Çarşı’da halı pazarlığını hayal etmek imkânsızdır. Türk kültürün bir parçası olan çay sosyal bir deneyim, misafirperverlik ve arkadaşlık işaretidir. Türkler gün doğumundan gün batımına kadar çay içmeyi sever. İçeceklerin kendisiyle birlikte çay ve kahvenin hazırlanması ve tüketilmesi Türk kültürünün ve günlük yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Türklerin günlük tüketimi İngilizleri bile geçmelerini sağlamıştır.

Çayın Tarihi

İnsanlığın ne zaman ve nasıl çay içmeye başladığını tam olarak bilinmemektedir. Çayın içecek olarak kullanılmasının ilk kaydı, M.Ö. 10. yüzyıla kadar uzanan Çin’den gelmektedir ancak yalnızca 1589’dan beri Avrupalılar bir Venedikli yazarın Asyalıların uzun ömürlerini çay içmeleriyle ilişkilendirmesi vasıtasıyla çay hakkında bilgi edinilmiştir. 16. yüzyılda, Portekizli tüccarlar çay ithal etmiş ve aristokrat çevrelerde, kraliyet mahkemelerinde çok moda olmuştur. Büyük Britanya’da çay, o kadar şık hale gelmiştir ki, 17. yüzyıl sonunda alkol tüketimini azalmıştır. 19. yüzyılda, Batı ülkeleri ile Çin çay ticareti yayılmış ve çay endüstrisi Avrupa ve Amerika’da ortaya çıkmaya başlamıştır. Çay 1500’lerde İpek Yolu ticaretinin bir parçası olarak Türkiye’den geçmesine rağmen yaklaşık dört asır sonrasına kadar günlük yaşamın bir parçası olamamıştır. 1878 yılında Adana Valisi Mehmet İzzet, çay içmenin sağlığa faydalarını ortaya koyan Çay Risalesi (Çay Broşürü) yayınlamıştır. Bu dönemde kahve hala tercih edilen sıcak içecek olmasına rağmen, İstanbul’un Sultanahmet bölgesinde açılan çay evleri sayesinde çay tüketimi yayılmaya başlamış, kahveye daha ucuz bir alternatif haline gelmiştir. Çoğu yerde bir fincan Türk kahvesine ödenen ücret ile dört bardak çay satın alınabilmektedir.

Tanıdık Manzaralar

Bir ziyaretçi eve gelirse çay demlenir. Bir müşteri bir şey satın almak için herhangi bir dükkana giderse mağaza sahibi bu sürece yardımcı olacak bir bardak çay sunar. İstanbul’a bir turist gelip otele giriş yaptırdığı anda neredeyse kesinlikle çay sunulur. Çay kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeğinden sonra gün boyu yapılan her mola veya atıştırmalıkla servis edilir. İşlek bir yol boyunca elinde çay bardaklarıyla dolu bir tepsi ile hızlı hızlı yürüyen çaycı ya da çay satıcısı Türkiye’de tanıdık bir manzaradır. Bu güzel kokulu içecek süt veya limonla içilmez, çayın yanında sadece küp şekerler bulunur.

Çay Dostluktur

Çaylarıyla ünlü olan sadece İngilizler değildir. Türkiye yüzlerce yıllık geleneğe bağlı, kendine özgü bir çay kültürüne sahiptir. Türkiye’nin çay yetiştirme bölgesi, ülkenin kuzey Karadeniz kıyı şeridi boyunca Gürcü sınırından batıya, Rize şehrine kadar uzanmaktadır. Üretilen çayların çoğu yurt içinde tüketilmektedir. Türkiye’de gün boyu kahvaltı ile başlayıp, yatma saatine kadar çay tüketilmektedir. Çay teklif etmek ve birlikte çay içmek bir dostluk jestidir. Çay saati genellikle öğleden sonra üç ila beş arasındadır. Çay lezzetli tatlı ve tuzlu bisküvi, kekler gibi yiyecekler ile birlikte servis edilir ancak çay içme bu birkaç kısa saat ile sınırlı değildir. Çay saati o kadar önemlidir ki tatlı ve lezzetli hamur işleri ve günün bu saatinde servis edilebilecek hafif yiyecekler konusuna ayrılmış onlarca yemek kitabı vardır.

Çay Bahçeleri ve Çay Evleri

Çay Türk sosyal yaşamı için temeldir ve Türkiye’nin iç ekonomisinde büyük rol oynamaktadır. Çay günün her saatinde, her yerde içilebilir. Türkiye’de çay olmadan feribot gezintileri hayal etmek zordur. Türkiye’deki herhangi bir şehre seyahat edenler bir çay evi veya çay bahçesi bulacaktır. Küçük kasabalarda ve kırsal alanlarda, çay evleri haberlerin yayıldığı, dedikoduların yapıldığı sosyal merkezlerdir. Daha büyük şehirlerde ve turistik bölgelerde çay evleri gençleri, yaşlıları ve birçok yabancıyı ağırlamaktadır. Basit ama keyifli yerler olan çay bahçelerinde tavla gibi birçok oyun da oynanabilir. İstanbul’da, 1950’lerde popülerlik kazanmış ve ailelerin sosyalleşmek için gittikleri yerler haline gelmiştir. İstanbul Boğazı boyunca eski İstanbul’un dar, dolambaçlı ara sokaklarında ve Ege boyunca turistik şehirlerde hoş çay bahçeleri bulunmaktadır. Her köyde bir çay evi ya da kahvehane vardır çünkü yerel pazar kadar önemlidir. Herkes çay bahçelerine gitse de, bir kadını bir kahvehanede görmek imkânsızdır. Eşleri ve kız arkadaşları onlara eşlik etmez, erkekler masanın etrafında toplanıp çaylarını ya da kahvelerini yudumlarken masa oyunları oynar.

Çay Üretiminin Kalbi: Rize

Bütün çaylar Camellia Sinensis adlı bitkiden üretilir. Çayın siyah, oolong (yarı fermente) veya yeşil (fermente edilmemiş) olup olmadığını belirleyen fermantasyon miktarıdır. Türk çayının benzersiz bir özelliği, üretim sürecinde hiçbir kimyasal madde veya katkı maddesi kullanılmamasıdır. Türkiye’nin çay yetiştirmeye yönelik ciddi girişimleri 1917’de Doğu Karadeniz’deki Rize şehrinde başlamıştır. 1924’te Hükümet, Rize’de çay, portakal ve fındık yetiştirileceğini belirten bir yasa çıkarmıştır ancak 1930’ların ortalarına kadar hükümetin çay yetiştiriciliğine çok ağırlık vermemiştir. İlk büyük ölçekli çay tarımı 1937’de Gürcistan Cumhuriyeti’ndeki Batum’dan 20 ton tohum alındığında ve dikilerek 30 kilo çay evde dikildiğinde gerçekleşmiştir. 1940 yılında çiftçileri destekleyen ve haklarını koruyan ek bir yasa, bölgedeki çay yetiştiriciliğini artırmıştır. Bugün 767 milyon m²’lik alan çay yetiştirmek için kullanılmaktadır ve çay sudan sonra en çok tüketilen ikinci Türk içeceğidir. Çay tarımı Doğu Karadeniz Kıyısı boyunca ekonomik yaşamın ayrılmaz bir parçası olmuş, öyle ki kasabalar isimlerini “Çay” kelimesine yer vererek değiştirmeye başlamış, mesela Mapavri kenti Çayeli, Kadahor ise Çaykara olmuştur. 1965 yılına gelindiğinde çay üretimi iç pazardan memnun kalmış ve Türkiye çayını ihraç etmeye başlamıştır.

Türk Çayı Nasıl Demlenir?

Türk çayı yapmak için bir çaydanlık gereklidir. Bu, birbiri üzerine koyulan iki kaptan oluşur ve üstteki kabın adı demliktir. Alttaki daha büyük olan kapta su kaynatılır ve çay üstteki küçük kapta demlenir. Kaliteli su kullanmak esastır. Yumuşak, kaynar su kullanılmalıdır. Şişelenmiş içme suyu kireç veya klorürden kaçınmak için en güvenli seçimdir. Su miktarı kabaca ölçülür ancak çay kişi başına bir tatlı kaşığı dolusu olarak ölçülür. Alt kaptaki su kaynadığında su üst demlikteki çayın üzerine dökülür, ateşin altı kısılır. Demlenmesi için en az 10–15 dakika beklenir. Çaydanlığın üst parçası süreçte önemli bir rol oynar. Demleme için porselen demlik kullanılması daha mükemmel bir sonuç verir. Çift kapla çay demleme yöntemi herkesin çayı istediği gibi içmesini sağlar: demli, koyu veya bol miktarda su eklenmiş yani açık çay. Bazı Orta Anadolu kentlerinde ve Doğu Türkiye’de çay semaverde hazırlanır.

Çay Demlemenin İpuçları

Kaliteli çay: Kaliteli bir çay seçildiğinden emin olmak için biraz kuru çay soğuk suya koyulmalıdır. Suyun rengi yavaşça değişirse, o çay iyidir. Çay hava almamalı, kavanozun ağzı iyice kapatılmalı, kuru ve koku almayan bir yerde saklanmalıdır. Acılaşmasını önlemek: Suyu çok uzun veya çok yüksek ateşte kaynatmaktan kaçınılmalıdır. Yüksek ateşte kaynadığında suyun oksijen seviyesi düşer, demlikteki kuru çay acılaşır ve kafein seviyesi yükselir. Ona kadar saymak: Kaynayan suyu çayın üzerine eklemeden önce, kaynama noktasının kesilmesi için birkaç saniye beklenmelidir. Bu, çayın sağlıklı özelliklerini ve tadını koruyacaktır. Karıştırılmamak veya çalkalamamak: Demlikteki çayın üzerine kaynar su eklendikten sonra asla karıştırılmamalı veya çalkalanmamalıdır. Sadece kaynar su dökülmeli ve dinlenmeye bırakılmalı, ateşin altı kısılmalıdır. 30 dakika: Demlenmiş çay yarım saat içinde tüketilmelidir.

Çay Servisi

Bir bardağın yarısına kadar dem koyulursa bu çay çok koyu veya demli olur. Bir bardağın çeyreğinin demle doldurulması normal kabul edilir ve daha açık olur. Demin üzerine kaynar su eklenerek bardak doldurulur. Çayın dökülmemesi ve içen kişinin parmaklarını yakmadan bir yudum almasına yardımcı olmak için bardağın üst kısmında 1 cm boşluk bırakılmalıdır. Dahası, geleneksel Türk çay bardaklarının normal bir Batı kupası gibi tutacak bir kolu yoktur, bu nedenle başparmak ve işaret parmağı kullanılarak bardak üstten tutulur. Misafiri olanlar çaydanlığa fazla su ve demliğe daha fazla çay koymalıdır. Ev sahibi bir tane daha çay ikram etmekte ısrar edecektir. Bu nedenle bir yerde misafir olanlar ünlü Türk misafirperverliği akılda bulundurulmalıdır. Daha fazla çay içmek istemeyenler ısrarı önlemek için geleneksel bir yöntem uygulanabilir, çay bittiğinde çay kaşığı bardağının üzerine koyulur.

İnce Belli Bardaklar

Kültürün büyük bir parçası olmasının yanı sıra Türk çayı sağlığa da faydalıdır. Genel olarak sunulan çaylara iki küp şeker eşlik eder. Erzurum ve Türkiye’nin doğusundaki diğer il ve ilçelerde, dil ile yanak arasına bir parça şeker topağı koyularak kıtlama tarzında çay içilir. Türkler çaylarına asla süt eklemez, bazen limon tercih edilir. Türkler küçük ince belli cam bardaklarda çay içmeyi tercih eder. Bardak boyutları son yıllarda eskiye oranla biraz daha artmıştır. İnce belli bardak şeklinin kökenleri bilinmemekle birlikte şeffaf cam, çayı içenin o ateş rengi, çoğunlukla “tavşan kanı” olarak tarif edilen kırmızı rengini takdir etmesini sağlar. Çay bardağı Türk hayatında o kadar önemlidir ki yemek tariflerde ölçü olarak kullanılır. Çay bahçelerinin ve çay evlerinin önünden geçerken, çay bardaklarındaki minik çay kaşıklarının şıkırtısı duyulur. İstanbul ve başkent Ankara gibi büyük şehirlerde çay, İngiltere ve ABD’deki gibi porselen fincanlarda servis edilebilir ancak küçük cam çay bardağı daha çok tercih edilir. Türkiye’de her yıl yaklaşık olarak 400 milyon çay bardağı satılmaktadır, kişi başına yaklaşık altı bardağa denk gelir.

E-Bültene Kayıt Olun, Fırsatları Kaçırmayın!

İlginiz Çekebilir

Çam Terebentin Nasıl yapılır? Her Müslümanın Günlük Yapması Gereken 14 Salih Amel Rahat Oruç Tutmak İstiyorsanız Sahurda Bu Yiyecekleri Tüketin İngilizce Nasıl Öğrenilir? Kenevir Hakkında Bilmeniz Gereken İlginç Bilgiler Zinde Tutan Alışkanlıklar