Her toplumun da kendine özgü bir kültürü vardır. Gelenek ve görenekleri, dili, karakteri olduğu gibi zanaatları vardır.
Kültürel birikimin renk, biçim ve çeşitli tekniklerle en içten ve en güzel yansıması zanaatlar, bir kişinin olmadığı için anonim olma özelliği taşırlar. Zanaatlar bizim kültürel kişiliğimizin en canlı belgeleridir. Gerek önceki dönemlerden kalan ve gerekse Orta Asya’dan getirdiğimiz kültürümüzde zanaatların önemli yeri vardır. bunlardan bazıları şunlardır;
giyim eşyaları, medeniyetle birlikte estetik duygularla yapılmaya başlanmış ve sanatsal bir nitelik kazanmıştır. Bu tür sanatlardan bir tanesi de
yazmacılıktır. Oyulmuş ahşap kalıplar kullanarak çeşitli boyalarla, genellikle pamuklu bazen de ipek kumaşlar üzerine elle çizilip resmedilerek veya basılarak yapılan bir kumaş süsleme sanatıdır.
Bu el sanatı çoğunlukla kadınların baş bağlamada kullandıkları baş örtülerinde görülür ve bohça, sofra örtüsü, yorgan yüzü olarak da kullanılmaktadır. Günümüzde çeşitli nedenlerle şekil değiştirerek yaşama savaşı veren bir el sanatı türü olan
yazmacılık, türünün en güzel örneklerini
Tokat’ta vermiştir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Anadolu
bakırcılık sanatını dünyaya duyuran ve sevdiren merkezlerin başında,
Tokat’ta yapılan bakır eşya üretimi gelmektedir. 16. yüzyılda Orta Karadeniz Bölgesi’nde en zengin bakır yataklarına sahip Küre madenlerinden elde edilen bakır, bronz top dökümü dışında sosyal alanda kullanılmak üzere diğer şehirlerdeki atölyelerde olduğu gibi
Tokat atölyelerinde de işlenmekteydi. Çok önemli ticaret yolları üzerinde bulunan
Tokat bu bölgenin en büyük ticaret şehriydi. Orta Anadolu Bölgesi’nden gelen yollar,
Tokat üzerinden Karadeniz’de bulunan liman kentlerine açılmaktaydı. Kuzeybatı İran ve Doğu Anadolu Bölgesi’nden gelen ticaret yolları da Bursa-İstanbul veya İzmir yönüne gitmek üzere
Tokat’tan ayrılıyordu. Bölgede zengin olarak bulunan bakır yataklarından elde edilen bakır,
Tokat’taki atölyeler tarafından işlendiğinden, bakırcı ve kazancıların oluşturduğu iş kolu büyük bir sanayi halini almıştı. Bu iş kolunun Orta Çağdan beri çalıştığı ve bakır kap-kaçağı geleneksel olarak ürettikleri sanılmaktadır.
İnsanlar yaratılıştan itibaren yapmış olduğu bu yaşam mücadelesinde giyim eşyalarına çok önem vermiştir. Giyim kuşama verdiği bu önemi ilerleyen yıllardaki yeni kazanımlarıyla daha estetik ve sanatsal bir özelliğe kavuşturmuştur. Kimi zaman hemcinsleri içinde ayrıcalık kazanmak, kimi zaman da karşı cinsin ilgisini çekmek için, hep güzeli, farklıyı aramış ve bu konu çokça gündemi işgal etmiştir. Bu amaçla kıtalararası ticari bir aktivite sağlanmış, bu uğurda can pahasına açmaya çalıştığı yolları, (İpek yolu) ihdas etmiştir. Bunun yan etkisi olarak bir çok sektörde gelişmeler olmuş, kültürel bağlar kurulmuştur.
Yazmacılık,
bakırcılık,
dokumacılık gibi el sanatları tarihte yapılmasına rağmen günümüze kadar olan yapımını sürdürmüştür.