Tokat Gezi Rehberi
Tokat Gezi Rehberi içeriğini okuyabilir, Tokat.com Gez & Gör kategorisinde yer alan Tokat Gezi Rehberi yazısını değerlendirebilir ve yorum yazabilirsiniz.
Tokat; Yeşilırmak’ın bereketli topraklarının üzerinde masmavi gökyüzü ile buluşarak, tarihin her döneminde Anadolu’nun çeşitli uygarlık ve devletlerine kucak açmış yemyeşil bir yer. 6 bin yılı aşkın süre boyunca ticaret ve kültürün sınırlarımız içinde önemli bir merkezi olan şehir; il ve ilçelerindeki eşsiz doğal güzelliklerinin yanı sıra, tarihimizi simgeleyen mimari eserleri ve otantik el sanatları örnekleriyle Karadeniz’de samimi bir adres. M.Ö. 5500’lere uzanan köklü tarihi ile 14 devlet ve beş beyliğin yerleşim yeri olan Tokat; kuzeyinde Samsun, kuzeydoğusunda Ordu, güneyinde Sivas ve batısında Amasya’ya komşu olan sınırları ile Karadeniz’de İç Anadolu’ya bir geçit oluşturuyor. Hitit’ten Bizans’a, Selçuklu’dan Osmanlı’ya önemli bir yerleşim merkezi olan şehir, geçmişe ait izlerini günümüze kadar taşımayı başarabilen ender yerlerden biri.
Tokat’a nasıl gidilir ?
Karayolu ile Tokat’tan Ankara 400 km. İstanbul 785 km. Samsun 323 km. Sivas 108 km. dir. Topçam Turizm ve Tokat Seyahat otobüs firmalarının bir çok ile düzenli seferleri vardır. Özel aracınızla seyahat etmeniz halinde Ankara yönünden Mecitözü-Amasya yolu eski ve tek yoldur. Özellikle yazın traktör trafiğine dikkat etmek gerekir. Yazın hava karardıktan sonra aydınlatması ve reflektörü olmayan traktörler tehlike oluşturmaktadır. Diğer yollar duble yol ve asfalttır. Tokat Sivas yolunda ise Kızıliniş ve Çamlıbel (Rakım 1650) geçitlerinde kışın kar ve buzlanma olmaktadır. Havayolu ile Tokat’tan Ankara ve İstanbul’a uçak seferleri vardır.Tokat’ta ne yenir ?
Tokat’ın yemek kültürü de oldukça zengindir. Tokat deyince akla ilk olarak Tokat Kebabı gelir. Tokat Kebabı özellikle yerli domates, patlıcan, biber mevsimi başladığında yapılır. Kendi özel fırınında şişlere takılan kuzu eti ve sebzeler odun ateşinde pişirilir. Tokat yaprağından yapılan etli dolma, bakla dolması meşhurdur. Keşkek, Bacaklı Çorba, Cevizli Çörek, Bezli Sucuk, Bat gibi yemekleri ünlüdür.Tokat’tan ne alınır ?
Yazmacılar Çarşısında Tokat yazmaları rengarenktir. Taşhan’dan bakır eşyalar, çarık gibi el sanatları ürünleri pek çok hediyelik eşya alınabilir. En ünlüsü tahta baskı ile yapılan boyalı yazmalardır. Çökelik, ev ekmeği, kuşburnu marmelatı da yöresel ürünlerdir.Tokatta gezilecek yerler
Tokat şehir merkezinde Selçuklu ve Osmanlı eserleri bulunmaktadır. Bunların bir kısmı yürüme mesafesinde rahatlıkla gezilebilecek konumdadır. Hıdırlık köprüsünden sonra Tokat Kalesine çıkıp şehri kuş bakışı izlemeniz tavsiye edilir. Kaleden gezeceğiniz önemli eserleri görebilirsiniz. Kaleden aşağı indiğinizde sırasıyla Taşhan, Gökmedrese, Meydan Camii gezilebilir. Hükümet meydanına doğru çıktığınızda Alipaşa Camiini ve Sulusokaktan yukarıya doğru Tokat Müzesini, Ulu Camiyi ziyaret edebilirsiniz. Tekrar Vilayet ve Belediye binasının bulunduğu meydandan geçerek Latifoğlu Konağını, Behzat semtinde Saat Kulesi, Behzat Camii, Mevlevihane ve hemen yanındaki Bey Sokağında bulunan tescilli Tokat Evlerini görebilirsiniz. Behzat Deresini takip ederek Çay mahallesinde eski sokaklardan geçerek Atatürk evini gezdikten sonra Sivas yolu üzerinde yeşillikler arasındaki vadide bulunan tesislerde yemek yiyebilir, dinlenebilirsiniz. Ballıca mağarası ise mutlaka görmeniz gereken bir doğa harikası olup, yol üzerinde Mehpare Hatun Hanı da gezilmelidir.Hıdırlık köprüsü:
Ankara yönünden gelindiğinde şehir merkezine dönen kavşakta göreceğiniz Yeşilırmak üzerindeki taş köprüdür. Batıda Amasya ve Turhal’dan gelen yolları doğuya, Karadeniz’den gelen yolları da Orta Anadolu’ya bağlayan bir kavşak olan 700 yaşındaki Hıdırlık Köprüsü 5 gözlüdür. 151 m. uzunluğunda, 7 m. genişliğindeki köprü kesme taşla yapılmıştır. Bu Selçuklu eseri, yazıtlarıyla da dönemin bir olayını aydınlatmaktadır. Eskiden üzerinde mermer bir küre bulunan kitabede, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in üç yıl boyunca çatışmış üç oğlu, İzzeddin, Rukneddin ve Alaeddin’in isimleri birlikte yazılmıştır. Zamanın bilginleri çatışan üç kardeşi bir eserle barıştırmayı amaçlamış, bunu da başarmıştır. Günümüzde taşıt trafiğine kapatılmış olup yaya köprüsü olarak kullanılmaktadır.Tokat Kalesi:
Tokat’a geldiğinizde ilk dikkatinizi çeken yapı, şehrin güneybatısında yer alan Tokat Kalesi. Tarihi yerleri gezerken çokça geçeceğiniz Gaziosmanpaşa Bulvarı’nın yan cephesinden sizi selamlayan Tokat Kalesi’nin tarihi, tahminlere göre beşinci yüzyıla kadar uzanıyor. Kale içinde yapılan çalışmalar nedeniyle çıkış yolu bugünlerde kapalı; ancak müzenin de bulunduğu ve Osmanlı’nın Anadolu’daki mimari özetini sergileyen tarihi Sulusokak’tan geçerken kaleyi de yakından izleme şansınız olacak. Dış sur duvarları tamamen ortadan kaldırılan Tokat Kalesi’nin iç bölümleri bugüne kadar korunabilmiş. Komana’nın 9 km batısındaki bu sarp kayalık, bir yandan Sivas yönündeki dar Kızılinis Geçidini kontrol ettiği, öte yandan da dik Gıj gıj Tepe sayesinde kaleye ulaşan yolu kolayca denetleme olanağı verdiği için oldukça güvenli bir noktadır. Buna, kayalığın doğal yıkımlara dayanıklı görünümünü de eklemek gerek. Kalenin günümüze ulaşan mimarisi birçok bakımdan Ortaçağ izlerini taşımaktadır. Kesme ve moloz taş kullanılan sur duvarları dış ve iç surlar olmak üzere kademeli biçimde doğu ve batı yönlerindeki kaya kütlelerinin üzerine oturmuştur. Kalenin planı, kuzey yönündeki doğal kayanın kapı olarak kullanılmasına olanak verecek biçimde oluşturulmuştur. Beşgen planlı yapı on sekiz burçla güçlendirilmiş ve batıda “Ceylan Yolu” da denilen 362 basamaklı sarnıç kuşatmalar esnasında ortaya çıkan su ihtiyacını karşılamak üzere yapılmıştır. Kuleleri, burçları, mazgalları ve sur duvarlarının bir bölümü günümüze ulaşabilmiştir. İçinde çok sayıda mekân bulunmaktadır. Tonozlu yapılar ve bugün de görülebilirken, diğer mekânların sadece temelleri izlenebilmektedir. Kuzey ve güney yönündeki duvarları depremlerden ve onarım eksikliğinden ötürü büyük ölçüde yıkılmıştır. Bu yönde sadece bir burç ve ana kaya üzerindeki surlar ayaktadır. Yazılı tarih, kalenin kuruluşundan sonra uzun yıllar Bizanslıların elinde kaldığını gösterir. Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde savunma amacıyla onarılıp yenilenen kale, bir de dönem dönem kimi isyancılara ve yöneticilere hapishane ve sığınak olmasıyla ünlenmiştir. Kaleye en son hükmeden Osmanlılar da sanırız bu özelliğini vurgulamak için, “Çardak-ı Bedevi” demiş kaleye.Taşhan:
Tokat kent merkezinde, Gaziosmanpaşa Caddesi üzerindedir. “Voyvoda Han” da denilen yapı 1631 yılında yaptırılmış büyük bir Osmanlı anıt eseridir. Bir süre et ve sebze hali olarak kullanılan han, son yıllarda restore edilmiştir. Kuzey-güney konumunda, kesme taş ve tuğladan, dikdörtgen ve iki katlı inşa edilen hanın ortasında, büyük bir avlu ve avlunun ortasında taş havuz yer almaktadır. 32 odası ve bir mescit mahalli bulunan hanın her iki katında, avluya bakan revaklar bulunmaktadır. Günümüzde el sanatları yapımı ve sergisi, hediyelik eşya satışı yapılmaktadır. Ortasındaki taş havuzun etrafında dinlenerek bir şeyler içebileceğiniz bir mekan vardır.Gök Medrese:
Taşhanın hemen kuzeyinde yer alan Gökmedrese eskiden müze olarak kullanılmıştır. Yapı olarak 13. Yüzyılının ikinci yarısında bir Anadolu Selçuklu Dönemi eseridir. Açık avlulu, iki katlı, iki eyvanlıdır. Avlu, üç taraftan revaklarla çevrili olup, revaklar zemin katta devşirme sütunlar, üst katta dörtgen ayaklar taşımaktadır. Sütun başlıkları da devşirmedir. Doğu cephedeki taç kapı, yukarı ve dışa taşıntılıdır. Cephenin 1/3’ünü kaplamaktadır ki, döneminin tipik özelliğidir. Bitkisel ve geometrik kademeli bordürlerle çevrili taç kapının mukarnas kavsalası üzerinde iki yanda pencere yer almaktadır. Bu durumuyla Anadolu Selçuklu mimarisinde özel yere sahiptir. Kitabe yeri boş bırakılmıştır. Avluya bakan cepheleri gök mavisi ve patlıcan moru renklerden oluşan geometrik, bitkisel ve yazı (hat) karakterli süslemeye sahiptir. Gökmedrese ismini de gök mavisi renkli çinilerden almaktadır. Tıp eğitiminin verildiği yapı “Pervane Darüşşifası” olarak da bilinmektedir. Anadolu Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yapılış amacına uygun olarak yıllarca sağlık hizmetinde kullanılmıştır. Bir zamanlar müze olarak kullanılmıştır. Baş eyvanın kuzeyindeki mekan, medreseyi yaptıran Pervane Muiniddin Süleyman’ın aile mezarlığı olup, halk arasında “Kırkkızlar Türbesi” olarak bilinmektedir.Meydan Camii:
Taşhanın doğusunda meydan olarak bilinen mevkidedir. Sultan II. Bayezit’in annesi Gülbahar Hatun adına yaptırdığı cami, kayıtlarda “Hatuniye Camii” olarak geçmektedir. Meydan Mahallesi’nde adını aldığı geniş bir alanda 1474 yılında yaptırılmıştır. Tokat’taki en güzel Osmanlı dönemi mimari eserlerinden birisidir. Ana mekân üzerinde tek kubbesi, tek minaresi ve altı mermer sütundan oluşan, beş kubbeli son cemaat yeri vardır. Eski tarihi kayıtlarda “caminin yapımı bittikten sonra küçük olduğu görülmüş ve iki yanına birer mescit daha inşa ettirilmiştir” denilmektedir. Ana mekân, revaklar ve minaresindeki rölyef süslemeleriyle, zarif ve uyumlu bir mimari yapıya sahiptir. Avlunun ortasında ahşaptan yapılmış orijinal olmayan bir şadırvan ve yanında Gülbahar Hatun Medresesi yer almaktadır. Meydan Camii’nin Selçuklu tarzı stalaktitlerle işlenmiş mermer portalı ve geçme ağaçtan yapılmış kapısı birer sanat şaheseridir. Ağaç kapıyı çevreleyen kemerin üzerinde kitabe yer almaktadır. Caminin duvarları, minaresi ve mescitler kireç taşından, kubbesi tuğladan örülmüştür. Mihrap ve minberi mermerden yapılmış olan caminin, iyi ışıklandırılmış bir mekânı ve kubbesinde “boya” süslemeler vardır.Ali Paşa Camii :
Cumhuriyet Meydanı’nın güneyinde yükselen cami, Tokat’taki en büyük Osmanlı anıt eseridir. Sultan II. Selim zamanında Ali Paşa tarafından 1572 yılında yaptırılan caminin avlusunda Ali Paşa’nın eşi ve oğlu Mustafa Bey’in türbeleri de yer almaktadır. 16. yüzyıl Osmanlı cami mimarisinin özelliklerini taşıyan caminin kare olan ana mekânı üzerinde, tek kubbesi ve tek minaresi vardır. Tamamı kesme taştan yapılan camide, ana mekânın kıble dışında kalan diğer üç duvarında karşılıklı mahfiller yer almaktadır. Bunlardan kuzey yönündekiler oda şeklindedirler. Kesme taştan kemerli olarak yapılmış mahfillerin üst kısmında kadınlara ait bölümler vardır. Kubbe kaidesinde, sekizgen kasnakta ve duvarlarda pencereleri olan caminin stalaktitli mihrap ve minberi mermerden yapılmıştır.Tokat Müzesi:
Cumhuriyet Müzelerinden olan Tokat Müzesi müzecilik faaliyetlerine 1926 yılında Anadolu Selçuklu Dönemine ait bir tıp medresesi olan Gökmedrese binasında başlamıştır. Tokat Müzesi,Tokat Merkezdeki tarihi Sulusokak’ta bulunan ve bir Osmanlı yapısı olan Arastalı Bedesten’e taşınmıştır. Tokat Müzesinde arkeolojik eserler yapının bedesten olarak adlandırılan kısmında teşhir edilmektedir.1976 yılında Tokat Müze Müdürlüğünce kazıları yapılan ve İlimiz tarihi kronolojisinin Geç Kalkolitik döneme(M.Ö.4000-3000) kadar indiğini kanıtlayan Turhal Ulutepe buluntuları ile kronoloji başlayıp, teşhirin büyük bir kısmını oluşturan Zile İlçesi sınırları içerisinde bulunan Hititlere ait idari ve askeri işlerin görüldüğü saraya ait kalıntıların açığa çıkarıldığı Maşathöyük buluntularıyla devam etmektedir. Roma dönemine ait figürlerin sergilendiği vitrinde yer alan Zile İlçesi Ağılcık köyünde bulunan bronz heykel grubu ünik eserler olarak görülmektedir. Teşhirde Roma dönemine ait takı ve süs eşyaları, ölü gömme geleneğinin göstergesi urneler, pişmiş toprak testiler, ayrıca bir tapınağa ait olabileceği düşünülen pişmiş toprak aplikler, kandiller, cam eserler ve Doğu Roma dönemine ait haçlar, mühürlerin sergilendiği vitrinler yer almaktadır. Aynı salonda Klasik dönemden başlayarak, İlimiz Zela(Zile), Komana Pontika(Tokat), Cabeira(Niksar) antik kentlerine ait Helenistik, Sebastopolis (Sulusaray), Neocaiser (Niksar), Zela (Zile) antik kentlerinde basılmış Roma Şehir, Roma İmparatorluk, Bizans ve İslami dönemlere ait sikkelerin sergilendiği sikke teşhiri yer almaktadır. Yapının batı cephesinde yer alan arasta kısmında halkın hayat tarzını, kültürünü temsil eden bakırcılık, yazmacılık, dokuma, tekstil, halı, kilim, giyim-kuşam, erkek ve kadın takıları, aydınlatma araç-gereçleri, kapı tokmakları, silahlar, barutluklar, hamam ve mutfak eşyalarıyla Osmanlı Dönemine ait tarikat eşyaları, el yazması kitaplar, yazı takımları, Hristiyanlık dönemine ait eserler ve Anadolu’nun ilk Türk Beyliklerinden Danişmentliler Dönemine ait bilinen en eski Kuran’ı Kerim’in sergilendiği Etnografya salonu bulunmaktadır. Tek kattan ibaret olan müzenin giriş kısmında yer alan ön bahçenin sağ tarafında Roma Dönemine ait taş eserler sol tarafında ise Doğu Roma ve İslami dönem dönem mezar taşları sergilenmektedir.Ulu Camii :
Tokat’ın en eski ve ilginç camilerinden biridir. Yapılış tarihi olarak geçen 1678, yapılış tarihi değil onarım tarihidir. Kitabesinden “Çün bu cami oldu cedit” ifadesi, caminin yenilendiğini göstermektedir. Ayrıca iç mekânlarda ve kuzey revaklarında kesme taştan yapılmış kemerli kolonları ile batı yönündeki son cemaat yerinin devşirme (Bizans) sütunları da caminin çok eski olduğunu göstermektedir. Yapı, Sultan IV. Mehmet zamanında restore edilmiş ve 1678 tarihli kitabe de o zaman takılmıştır. Tokat’ta orijinalliğini en fazla koruyan tarihi eserlerden biri olan ve 1950 yılından bu yana zaman zaman onarım gören Ulu Cami moloz ve kesme taşlardan yapılmıştır. Ahşap kirişli ve çıta süslemelerle kapatılmış mekânının üzeri dört köşe, kiremit bir çatıyla örtülüdür. Kesme taştan zarif bir minaresi olan Ulu Cami’nin güney batı köşesine bir kuş evi oyulmuştur. Kemer ve alınlıklarında Selçuklu çinilerindeki geçme Rumi motifler ve kemer içlerinde birbirine bağlı küçük panolar halinde 16 ve 17. yüzyıl İznik çini desenlerini anımsatan süslemeler yapılmıştır. Caminin ilginç özelliklerinden birisi de doğu ve batı yönlerindeki revakların, malzeme ve işçilik bakımından birbirinden ayrı olmasıdır.Latifoğlu Konağı:
Tokat’ın Gazi Osman Paşa Bulvarı üzerinde bulunan Latifoğlu Konağı planı ve süslemeleriyle 19. yy. ev mimarisinin özelliklerini taşımaktadır. Konak “L” şeklinde bir plan üzerine iki katlı olarak ve ahşap karkas arası kerpiç dolgu malzeme kullanılarak inşa edilmiştir. Alaturka kiremit kaplı kırma çatı ile örtülüdür. Taş döşeli avluda bir havuz bulunmaktadır. Türk evinin ana esaslarına ve kalabalık aile düzenine uygun olarak, ancak daha serbest bir plan anlayışı ile yapılan konağın odaları “L” şeklinde bir sofanın etrafında yer almaktadır. Zemin kattaki tek kubbeli hamam, yapının dışına çıkma yapmaktadır. Kare planlı, dikdörtgen formlu taşlarla döşeli bu Türk Hamamı alttan ısıtılmaktadır. Burası küçük bir soğukluk-soyunmalık kısmına açılmaktadır. Yine bu bölümde ocaklı bir oturma odası-hamam odası bulunmaktadır. Günlük işlerin yapıldığı, aynı zamanda mutfak olarak da kullanılan aşevi-işevi ile idare olarak kullanılan bölümde bu katta yer almaktadır. Sofa, günümüzde danışma ve hatıra eşya satış yeri olarak düzenlenmiştir. Üst katta; selamlık-paşa odası, harem-havuzbaşı odası, yatak odası ve bir depo odası mevcuttur. Sofada dört bölümlü bir vitrinde takılar, silahlar, porselen eşya ve elişleri teşhir edilmektedir. Latifoğlu Konağı ahşap, kalemişi ve alçı süslemeleriyle zengin bir görünüme sahiptir. Paşa odası ahşap işçiliğin en güzel örneklerini sunmaktadır. Dıştan kare, içten dairesel bir form içindeki barok tavan göbeğinde ahşap, dantel gibi işlenmiştir. Dolap ve yüklük kapaklarında, kapılarda ahşap oymalar mevcuttur. Havuzbaşı odasının duvarları kalemişi panolar halinde çiçek motifleri ve İstanbul Manzarası tasvirleri ile bezelidir. Tavan yaldız boyalı bitkisel motifler ve ahşap oymalarla süslenmiştir. Hamam odasının kapısı, tavanı, yüklük ve dolap kapaklarında yine bitkisel motifli ahşap işçilik dikkati çekmektedir. Alçı işçiliğinin güzel örneklerini ocak davlumbazları ile tepe pencerelerinde görmek mümkündür. Paşa odasının ocak davlumbazındaki plastik akantus yaprakları batı etkisini, havuzbaşı odasındaki ocağın kabartma alçı üzerine boya ile yapılmış karanfil, lale gibi çiçek motifleri klasik üslubun özelliklerini yansıtmaktadır. Tepe pencerelerinde alçılı vitray görülmektedir ve bunlarda kullanılan “Mühr-ü Süleyman” Türk süsleme sanatında sevilen motiflerden biridir. Latifoğlu Konağı geçmişteki fonksiyonlarına göre yörenin eşyası ile donatılmış mankenlerle canlı ve gerçekçi bir teşhir yapılarak 1989 yılında müze-ev olarak hizmete açılmıştır.Saat Kulesi:
Behzat semtindedir. 1902 yılında yapılmıştır. Kapısı güney yönünde olup yüksekliği 33 metrededir. Kesme taştan yapılmıştır. 2. Abdulhamet’in Padişah oluşunun 25. yılı için halkın yardımlarıyla, mutasarrıf Bekir Paşa ve Belediye Reisi Mütevellioğlu Enver Bey tarafından yaptırılmıştır. 1917 yılında Alafrangaya çevrilen saat kısmı, dört yöne büyük kadranlarla her yarım ve saat başlarında iki dakika ara ile tam çalar durumdadır. Sesi kentin her semtinden rahatlıkla duyulabilmektedir.Behzat Camii:
Tokat’ın en karakteristik yerlerinden biri olan Behzat Çarşısı’nda Behzat Deresi ve saat kulesi yanındadır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında, Fakih Şirvan oğlu Hoca Behzat tarafından 1535 yılında yaptırılmıştır. Küçük ve kare biçimli olan cami binasına Sultan II. Abdülhamit zamanında, 1881 yılında vatandaşların bağışlarıyla ikinci bir kubbe daha yaptırılmıştır. Kesme taştan yapılmış güzel bir minaresi olan caminin 1535 tarihli Osmanlı sülüsüyle yazılmış kitabesi Hoca Behzat’a ait olup bulunan diğer kitabe tamir kitabesidir. Cami yanındaki mezar Hoca Behzat’a aittir.Mevlevihane:
Mevlevihane Behzat semtinde saat kulesinin doğusundadır. Mevlevilikle ilgili en eski kaynak olan Menakıb-ül Arifin kitabından anlaşıldığı üzere mevlevilik ilk defa Hazreti Mevlana hayattayken Muineddin Süleyman Pervane’nin isteği üzerine Fahreddini Iraki isimli halifesini Tokat’a göndermiş ve Pervane’nin 13. yüzyılda yaptırdığı zaviyede Mevlevilik Tokat’ta yayılmaya başlamıştır. Muhtemelen bu zaviye 15. yüzyılın sonunda Uzun Hasan’ın Tokat’ı yakması esnasında yok olmuş ve ikinci defa Bey Sokağı girişinde bulunan arsaya Sultan III. Ahmed döneminde Yeniçeri ağası Sülün Mustafa Paşa tarafından 1638’de yaptırılmıştır. Bu yapı tümüyle varlığını günümüze kadar sürdürememiştir. Yandaki bugün özel mülkiyette bulunan Mevlana hamamı girişteki taş kapı ve konaktaki hamam ve bitişiğindeki oda o dönemden kalmıştır. Bugün son onarımlarla 19. yüzyıl Tokat evlerinin mimari özelliklerini yansıtır. İki katlı yapının zemin katı , “L” biçimli bir koridor çevresindeki odalardan oluşan bir plana sahiptir. İkinci kat, büyük tek salon olarak planlanmıştır. Semahane olarak kullanılan bu bölüm kubbe ile örtülmüştür, kubbenin ortası ise bitkisel motiflerle bezenmiştir. Yapı, ahşap karkas arası kerpiç dolgu kullanılarak bağdadi tarzında inşa edilmiştir. Günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.Atatürk Evi:
Çay mahallesindedir. Atatürk’ün Tokat’a geldiğinde kaldığı ev restore edilmiştir ve müze ev olarak kullanılmaktadır.Ballıca Mağarası:
Ballıca Mağarası, Tokat’ın 26 km. güney batısında yer alan Pazar ilçesinin Ballıca Köyü’nde, deniz seviyesine göre 1.085 m. rakımda yer almaktadır. Pazar ilçesinden Ballıca Mağarası’na ulaşan 8 km’lik yol, Kral Yolu’na bağlanan Selçuklu Dönemi’ne ait bir köprünün yanından geçmektedir. Ziyarete açılan 8 salonu 680 m. uzunluğunda ve 95 m. yüksekliğinde olan Ballıca Mağarası, dünyanın en büyük ve en görkemli mağaralarından biridir. Bu doğa harikası, henüz ziyarete açılmayan ve keşfedilmemiş bölümleri ile gizemini korumayı sürdürmektedir. Ballıca Mağarası’ndaki oluşumları izlemek, doğal bir müzeyi gezmek gibidir. Yaşı yaklaşık 3.4 milyon yıl olarak tespit edilen Ballıca Mağarası, şimdiye kadar tespit edilen tüm mağara oluşumlarına sahip olmanın yanı sıra, özgün Soğan Sarkıtları ile de uluslararası önem taşımaktadır. 1987 yılında başlayan araştırma ve haritalandırma çalışmalarını 1995 yılında yapılan yürüme yolları ve ışıklandırma çalışmaları izlemiştir. Ballıca Mağarası, kristalleşmiş kireç taşlarından meydana gelmiştir ve ziyarete açılan bölümlerinde 8 salon gezilebilir. Ortalama sıcaklığı 18 C ve ortalama nem oranı % 54 olan mağaranın bol oksijenli havası nefes almayı kolaylaştırmaktadır. Ziyarete açık olan kısımlar Havuzlu Salon, Büyük Damlataşlar Salonu, Çamurlu Salon, Fosil Salon, Yarasalı Salon, Çöküntü Salon, Sütunlar Salonu, Mantarlı Salon, Yeni Salondur.Yapmadan Dönmeyin!
Ballıca Mağarasını gitmeden, Gökmedrese, Latifoğlu Konağı, Beysokağı, Sentemur Türbesi, Taşhan, Ali Paşa, Meydan Camileri, Hıdırlık Köprüsünü görmeden, Enfes bir doğa harikası olan Kaz Gölü, Reşadiye Zinav Gölü, Almus Baraj Gölü, Topçam, Gürlevik, Çamiçi gibi doğal mesire yerlerini gezip görmeden, Tahta baskı ürünlerinin yapıldığı Yazmacılar Çarşısı, Bakırcı, Zurnacı, Çarıkçı gibi el sanatlarının yapıldığı yerleri gezmeden, EI dokuma kumaşların ve otantik yöresel giyim kültürünün sergilendiği köyler ziyaret edilmeden, Tahta baskı yazma almadan, Tarihi Tokat hamamlarının birinde Türk Hamamının özelliklerini tanımadan, Tokat yemeklerinden, özellikle Tokat kebabından yemeden, Dünyaca ünlü Niksar Ayvaz Suyunu Kaynağından içmeden, Dönmeyin...Tokat Gezi Rehberi içeriği, 05 Ocak 2019 tarihinde Tokat.Com sitesinin Keşfet bölümüne eklenmiştir.